Anti-inflamatuar diyet: Bilmeniz gerekenler

“Antienflamatuar beslenme nedir?” ve “İnflamasyonu azaltmak için neler yapılabiliriz?”neden kronik inflamasyon kronik rahatszlarin sebebidir? diye soruyorsanız, bu detaylı yazımız am size göre.

Enflamasyon, vücudumuzda zararlı durumlarla savaşmakta önemli rol oynar. Burada sorun kronik haldeki inflamasyonun bizim üzerimizde negatif etkisi olduğu yönündedir.

Kronik inflamasyon, şeker hastalığı, romatoid artrit ve astım gibi çeşitli hastalıklarda ortaya çıkar. Ancak bazı diyetlerin bu semptomları yönetmeye yardımcı olabileceğine dair kanıtlar var.

Anti-inflamatuar bir diyet, meyve ve sebzeleri, omega-3 yağ asitleri içeren yiyeceklerle inflamasyon önüne geçilebilir. Bu yazımıda size en kaliteli ve bilimsel stratejilerle vücuttaki enfeksiyonun önüne geçmenizi ve sağlığa kavuşmanız için gereken stratejileri vermeye çalışacağız.

Hap Bilgiler

  • Kemirgenlerde, ketojenik diyetin- ve genel olarak kalori kısıtlamasının – iltihabı azalttığı, beyin hasarını iyileştirdiği ve hatta ömrünü uzattığı bilinen sirtuin genlerini çalıştırır.
  • Bir çalışma, 24 saatten fazla oruç tutmanın hücrelerdeki oksidatif stresi azaltarak iltihabı azalttığını buldu. diğer bir araştırma, hem aralıklı oruç tutmanın hem de günaşırı oruç tutmanın, tip 2 diyabetin (kronik inflamatuar bir durum) sebebi olan insülin direncini azaltmada etkili olduğunu buldu.
  • Son yıllarda araştırmacılar, böcek ilaçları ve diğer yaygın yabani ot öldürücü formülasyonlardaki aktif bileşen olan glifosatın vücudunuzun tam işlevli proteinler üretme yeteneğini etkileyebileceğini, bağırsak florasında yararlı bakteri sayısını azaltabilceğini ve metilasyon (B12) sentezini azalttığını göstermiştir.
  • Gluten, glutene duyarlı kişilerde iltihaplanmaya neden olabilir. Enflamasyon, eklemler ve kaslar da dahil olmak üzere yaygın ağrıya neden olabilir. Gluten duyarlılığı olan kişilerin de kol ve bacak uyuşması yaşama olasılığı daha yüksek görünmektedir. Glutenten uzak durmak anti-inflamatuar olarak faydalıdır.
  • Hayvan deneyleri ve klinik müdahale çalışmaları, omega-3 yağ asitlerinin anti-inflamatuar özelliklere sahip olduğunu ve bu nedenle inflamatuar ve otoimmün hastalıkların yönetiminde faydalı olabileceğini göstermektedir. (kaynak) Aynı şekilde bağırsak florasındaki faydalı bakteri arttırmak, stres yönetimi ve iyi uyku benzer etkiler yaratır.

Anti-inflamatuar diyet nedir?

Bazı gıdalar vücutta iltihabı tetikleyebilmektedir. Şekerli veya işlenmiş gıdalar bunu yapabilirken, taze, ve işlenmemiş gıdaların bu etkiye sahip olma olasılığı daha düşüktür.

Anti-inflamatuar diyet genel olarak, taze meyve ve sebzelere odaklanır. Bunun sebebi bitki bazlı beslenmenin yüksek antioksidan özelliğe sahip olmaıdır. Bunun yanında bazı gıdalar, örneğin yüksek oranda Omega-6 yağları, Gluten veyahut aşırı şekerli beslenme vücutta serbest radikalleri arttırabilir. 

Araştırmacılar, bitkisel yağlarda bulunan çoklu doymamış bir omega-6 yağ asidi olan linoleik asidin gözle görülür bir proinflamatuar etkiye sahip olabileceğini keşfettiler. Balık yağlarında bulunan Omega 3 çoklu doymamış yağ asitleri, uzun süredir anti-inflamatuar etkilerle ilişkilendirilmiştir.

Antioksidanlar, bu tarz zararlı durumlarda vücudumuzu desteklemek için savaşırlar. Aynı şekilde stres ve sigara gibi dış etkenler vücuttaki serbest radikallerin sayısını artırabilir ve bu durum ayrıca mitokondriye zarar verir.

Son on yılda yapılan kapsamlı bilimsel çalışmalar, mitokondriyal disfonksiyonun kronik inflamasyona yol açabileceğini ve bunun da romatoid, kardiyovasküler, nörolojik veya metabolik hastalıklar dahil olmak üzere çoğu kronik hastalığa aracılık edebileceğini ortaya koydu. (kaynak)

Bu hasar, ayrıca kronik yorgunluk, beyin sisi, konsantrasyon bozukluğu, eklem ağrıları ve bir takım metabolik problemlere sebep olur. Antioksidanlar bu durumla savaşmak için en önemli silahımızdır.

İlginizi çekebilir: En İyi Antiokidan Glutatyon Nedir?

Aralıklı oruç, düşük karbonhidratlı beslenme, ketojenik diyet veya organik sebze-meyve ağırlıklı beslenme gibi “Anti-inflamatuar” bir diyetlerle serbest radikallerle savaşabilir ve vücudumuzu destekleyebiliriz.

Ayrıca, hamsi, sardalya, somon gibi sağlıklı omega-3 yağları vücuttaki inflamatuar protein seviyelerin azaltılmasında fayda sağlar. Somon balığında bulunan astaksantin gibi antioksidanlar da beyin sağlığını korur..

Anti-inflamatuar diyet türleri

Popüler diyetlerin bir çoğu vücutta inflamasyonu direk veya dolaylı olarak azaltmaya yöneliktir.

Örneğin, hem Akdeniz diyeti gibi diyetler, kalp sağlığını destekler ve zeytinyağı tüketimini arttır. Bitki bazlı Akdeniz diyetinin, iltihaplanmayı azalttığı ve dolaşım sistemi üzerinde faydalı olduğuna yönelik ufak çaplı araştırmalarda mevcut.

Bunun dışında, sebze ve meyve ağırlık beslenirken dikkat etmemiz gereken bir husus vardır. Bir çok sebze, yüksek oranda glifosat gibi böcek ilacı kimyasallara maruz kalmaktadır. Bu durumda sebze ağırlıklı beslensekte vücudumuzdaki inflamasyondan kaçamayız. Vücuttaki enfeksyonu azaltmak için kimyasallardan uzak, organik sertifikalı sebzeleri olabildiğince seçmeliyiz.

İlginizi Çekebilir:  Cüce Olması Yararsız Olduğu Anlamına Gelmez: Cüce Palmiye

Glifosat Böcek İlacı Kalıntısından Uzak Durun

Son yıllarda araştırmacılar, böcek ilaçları ve diğer yaygın yabani ot öldürücü formülasyonlardaki aktif bileşen olan glifosatın vücudunuzun tam işlevli proteinler üretme yeteneğini etkileyebileceğini, shikimate yolunu (bağırsak bakterilerinde bulunur) engelleyebileceğini ve sitokrom P450’nin işlevine müdahale edebileceğini keşfettiler. enzimler (D vitamini aktivasyonu ve nitrik oksit ve kolesterol sülfat oluşumu için gereklidir).

Genetiği değiştirilmiş gıdalar, diyetinizdeki tek glifosat kaynağı değildir. Glifosat, hasadı hızlandırmak için bir kurutucu veya kurutma maddesi olarak yaygın olarak kullanıldığından, bazı organikler gibi, geleneksel, GE olmayan mahsullerin çoğu da kontaminedir.

Glifosat ayrıca folat ve nörotransmitter eksikliklerine neden olur; bir antibiyotik gibi davranarak mikrobiyomunuzu bozar ; metilasyon yollarını bozar; ve hipotiroidizme yol açabilen tiroid uyarıcı hormonun hipofizden salınımını engeller.

Glifosat Toksisitesinden Nasıl Kurtulur?

  • Golden Milk(Altın Süt) : Altın süt, zerdeçal, zencefil, tarçın, bal ve tercih ettiğiniz sütle yapılan sıcak veya soğuk bir içecektir. Altın sütün iltihap önleyici etkileri, kanseri önlemeye ve kanserle savaşmaya, iltihabı kontrol etmeye ve kiloyu yönetmeye yardımcı olabilir. Ayrıca Glyphosate gibi toksinlerden kurtulmanıza yardımcı olacaktır.
  • Chlorella : Chlorella, glifosatın GI yolundan atılmasına yardımcı olabilir. (kaynak)
  • Elma Sirkesi : Glifosatı parçalayabilen ve glifosat detoksuna yardımcı olan asetobakter içeren organik, pastörize edilmemiş elma sirkesi kullanabilirsiniz. 
  • Glisin : Glifosat seviyesindeki vücudunuzda atmak için “glisin” asidi gerekir. Aynı şekilde glisin glutatyon oluşumunda da önemlidir. Glisin takviyesi ve iyi kükürt kaynakları olan sarımsak ve turpgillerden sebzeler yemek, glifosatın detoksifikasyonuna yardımcı olabilir.
  • Deve Dikeni: Deve dikeni, karaciğeri koruyarak glifosatın ve diğer zararlı toksinlerin verdiği hasarla savaşta faydalıdır.

Glifosat Alzheimer hastalığına neden olabilir mi?

  • Yeni araştırmalar, glifosatın beyin bariyerini aşıp Alzheimer riskini artırdığını gösteriyor.
  • Bilim adamları, daha önce glifosatın beyne girdiğini düşünmüyorlardı. Yabancı popüler Gazeteci Carey Gillam, “mısır ve soya ürünlerinde glifosat kullanımındaki son artışın Alzheimer hastalığı ve diğer nörolojik bozukluklardaki büyümeyle bağlantılı olduğunu fark ettiklerini” söyledi.

Beyninizi ve bağırsak mikrobiyotanızı sağlıklı tutmak için glifosattan uzak durmalıyız.

İşlenmiş endüstriyel bitkisel yağlardan her zaman kaçınmak en iyisidir, çünkü bunlar genellikle glifosatla toksik olmuş genetiğiyle oynanmış tahıllardan yapılır ve oksidasyona eğilimlidir. Ayrıca ısıtıldıklarında tehlikeli yan ürünler üretirler.

Anti-inflamatuar Diyet Kimlere Yardımcı Olur?

Anti-inflamatuar diyet, kronik inflamasyonla daha da kötüleşen birçok durum için tamamlayıcı bir tedavi işlevi görebilir.

Aşağıdaki koşullar iltihabı içerir:

  • Romatizmal eklem iltihabı
  • Sedef hastalığı
  • Astım
  • Crohn hastalığı
  • Kolit
  • Enflamatuar barsak hastalığı
  • Hashimoto tiroiditi
  • Metabolik sendrom

Metabolik sendrom, tip 2 diyabet, obezite, yüksek tansiyon ve kardiyovasküler hastalık dahil olmak üzere birlikte ortaya çıkma eğiliminde olan bir dizi durumu ifade eder.

Bilim adamları, mitokondriyal problemlerin ve iltihaplanmanın tüm bunlarda rol oynadığına inanıyor. Bu nedenle, bir anti-inflamatuar diyet, metabolik sendromlu bir kişinin sağlığını iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Antioksidanlar açısından zengin bir diyet yemek de belirli kanser riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Besinler yoluyla alabileceğimiz kakaoda bulunan polifenoller gibi antioksidanlar kanserle savaşta büyük faydalıdır.

Peki, Enfeksiyonla Mücadelede Hangi Besinleri Tüketmeliyiz?

Anti-inflamatuar diyet, aşağıdakileri içeren çeşitli yiyecekleri birleştirmelidir:

  • Mineraller açısından zengin
  • Antioksidan yüksek
  • Sağlıklı yağlar açısından yeterli olmalıdır.

Enflamasyonu yönetmeye yardımcı olabilecek yiyecekler şunlardır

  • Hamsi, Sardalya ve Somon gibi yağlı balıklar
  • yaban mersini , böğürtlen, çilek ve kiraz gibi meyveler
  • Kakao veya şekersiz bitter çikolaya
  • İlaçsız Lahana, ıspanak ve brokoli 
  • Bazı fasulyeler, barbunya, meksiya fasülyesi
  • Fındık gibi kuruyemişler
  • zeytin ve Soğuk sıkım zeytinyağı
  • Lifler

Zencefil ve zerdeçal gibi baharatları tüketmek başlıca enfeksiyonun azaltılması ve beyin sağlığını iyileştirme gibi faydaları vardır.

Zerdeçalın ana aktif bileşeni olan kurkumin, baharata sarı rengini veren şeydir. Curcumin, anti-inflamatuar özelliklere sahiptir, kemik erimesi olan kişilerde ağrı azaltma ve artan hareket kolaylığı dahil olmak üzere bir dizi sağlık durumu için potansiyel bir tedavi haline getirir.

Ek olarak bağırsak sağlığını arttırmak ve probiyotikleri beslenemek inflamasyonun azaltılmasında etkilidr. Örneğin, bağırsaklarında yüksek seviye Bacteroides vulgatus (insan bağırsağında bol miktarda bulunur) probiyotik bakterisi bulunanlarda, iltihaplanma, insülin direnci ve metabolizmaya büyük faydaları olduğu görülmüştür.

Ancak şunu hatırlamakta fayda vardır. Tek bir yiyecek ve yöntem bir kişinin sağlığını iyileştirmez. Diyete çeşitli sağlıklı bileşenler eklemek önemlidir. Sağlık holistik bakış açısıyla değerlendirilmeli, stres yönetimi, uyku, beslenme bozuklukarı gibi etmenler da insan vücuduna bakış sağlamalıdır. Bu konuda fonksiyon veya bütüncül tıp insan sağlığına bütüncül bakış açısı sağlar. Araştırmanızı öneririz.

Hazır gıdaların etiketlerini kontrol etmelidir. Örneğin bitter kakao iyi bir seçim, antioksidan açısından yüksek olsa da kakao içeren ürünler genellikle şeker ve yağ da içerir. Olabildiğince şekersiz, ve %80 üzeri kakao içeren bitter çikolata seçilmelidir.

İlginizi çekebilir: Fonksiyonal Tıp Neden Bu Kadar İlgi Gördü?

İlginizi Çekebilir:  Hindistan Cevizi Yağının Faydaları Nelerdir ?

Ev Yapımı Kemik ve Et Suyu

Ev yapımı kemik suyu, bağırsaklarınızı “iyileştirmeye ve onarmaya” yardımcı olur ve anti-inflamator etkisi vardır. Hipokrat kadar eskiye dayanan doktorlar, kemik suyunu bağırsak onarımı ve tamiri ilişkilendirdiler. İçerisinde bulunan Glutamin amino asidini bağırsak hücreleri direk kullanırç.

Aynı zamanda iltihapla savaşmaya yardımcı olur, eklem sağlığını destekler, kilo kaybını destekler, uyku ve beyin fonksiyonlarını iyileştirir(Glisin) ve sadece sağlıklı yağların ve birçok önemli vitamin ve mineralin de iyi bir kaynağıdır:

KalsiyumMagnezyum
FosforSilikon
KükürtEser mineraller
Kondroitin sülfatlarGlukozamin(Eklem için)

Kemik suyu en basit haliyle hayvan kemikleri, sirke ve baharatlardan yapılır. En az bir gece veya 24 ila 72 saat arasında bir tencerede veya yavaş ocakta pişirilir.

Bunun yanında daha uzun kaynatma süreleri, jelatin, mineraller ve diğer besin maddelerinin kemiklerden daha eksiksiz bir şekilde salınmasına neden olur; bu, bu çorbanın sunduğu birçok sağlık veren faydayı ve onarıcı özelliği gerçekleştirmenin anahtarıdır. 

Eğer alabiliyorsanız, organik olarak yetiştirilmiş, otlatılmış veya otla beslenen hayvanlardan kemik veya et suyu almanızı öneririz. ( Türkiye’de maalesef bunu alabilen azdır, ama gene de hiç yoktan iyidir.)

Anti-inflamatuar diyette Kaçınılması Gereken Gıdalar

Anti-inflamatuar bir diyet uygulayanlar, bazı besinlerini alımını önlemeli veya sınırlandırmalıdır:

  • İşlenmiş gıdalar
  • ilave şeker veya tuz içeren yiyecekler
  • MSG (Çin tuzu diye geçer)
  • Sağlıksız yağlar ve aşırı Omega-6
  • Beyaz ekmek, beyaz makarna ve birçok unlu mamülde bulunan glutenle birlikte işlenmiş karbonhidratlar
  • Cips ve kraker gibi işlenmiş atıştırmalık yiyecekler
  • Kurabiye, şekerleme ve dondurma gibi hazır tatlılar
  • Aşırı alkol
  • Ek olarak, insanlar aşağıdakilerin alımını sınırlamayı faydalı bulabilirler:

Glüten : Bazı insanlar glüten tüketirken inflamatuar bir reaksiyon yaşarlar. Glutensiz bir diyet kısıtlayıcı olabilir ve herkes için uygun değildir. Bununla birlikte, bir kişi glutenin semptomları tetiklediğinden şüpheleniyorsa, semptomlarının düzelip düzelmediğini görmek için bir süre gluteni ortadan kaldırmayı düşünmek isteyebilir.

Karbonhidratlar : Akılcı tüketildiğinde karbonhidratlar sağlıklı olsa bile, yüksek karbonhidratlı bir diyetin bazı insanlarda iltihaplanmayı artırabileceğine dair bazı kanıtlar vardır. (kaynak) Bununla birlikte, chia tohumu ve karabuğday gibi antioksidan açısından zengin karbonhidrat kaynakları da varır.

Vejetaryen bir diyet iltihabı azaltabilir mi?

İşlenmiş gıdaları, özellikle et ürünleri kanser etkisi yaratabilir. Burada, ısıl işlem uygulanmış et ürünlerinden bahsediyoruz.

Bir araştırmada, enflamasyonu azaltmak için vejetaryan beslenmenin fayda sağladığı görüldü. (kaynak)

Akılcı olduğunda vejetaryen beslenmek vücuttaki enfeksiyonun azaltılmasında büyük rol oynar. Bunun bir temel sebebi de vejetaryanlar, artan miktarda sebze, meyve ve kuruyemiş tüketmesidir. Sebzelerde ve meyvelerde yüksek oranda C vitamini, A vitamini ve diğer antioksidanlar olduğunu unutmayın.

Anti-inflamatuar içi Hangi Takviyeler Kullanılmalıdır?

  • Kurkumin: Kurkumin, zerdeçalda bulunan bir bileşendir. Araştırmalarda, kurkumin alan metabolik sendromlu kişilerin, plasebo alanlara kıyasla C-reaktif protein (CRP) ve malondialdehit inflamatuar belirteçlerinin düzeylerini önemli ölçüde azalttığını buldu. (kaynak) ek olarak, kurkuminin biyoyararlanımı (vücudunuzun bir maddeyi emme hızı) sınırlı olduğu için kurkumin kan dolaşımınıza zayıf bir şekilde emilir. Karabiberle kombine edilmesi biyolojik yararı arttır.
  • Balık yağı: Bazı araştırmalar, DHA takviyesinin, plaseboya kıyasla inflamatuar belirteçlerin düzeylerini önemli ölçüde azaltabildiğini göstermektedir. Özellikle DHA’nın sitokin seviyelerini azaltarak bağırsak sağlığını destekleyen anti-inflamatuar etkilere sahip olduğu gösterilmiştir. Aynı şekilde krill yağı, balık yağına oranla daha fazla antioksidan özelliğe sahiptir.
  • Resveratrol: Resveratrol, üzüm, yaban mersini ve mor kabuklu diğer meyvelerde bulunan bir antioksidandır. Ayrıca kırmızı şarapta, bitter çikolatada ve yer fıstığında bulunur.  bir çalışmada, resveratrol takviyeleri, obezitesi olan kişilerde inflamatuar belirteçleri, trigliseritleri ve kan şekerini düşürmüştür. (kaynak)
  • Spirulina: Spirulina, güçlü antioksidan etkileri olan bir mavi-yeşil alg türüdür. Çalışmalar iltihabı azalttığını, sağlıklı yaşlanmayı desteklediğini ve bağışıklık sistemini güçlendirebileceğini göstermiştir.
  • Bromelain: Bromelain, ananasta bulunan güçlü bir enzimdir. Bromelain, ananasınta yanma hissi bırakmasının nedenidir. Bununla birlikte, bazı potansiyel anti-inflamatuar özelliklere de sahiptir

Ketosis iltihaplanmaya iyi gelir mi?

Ketonlar, iltihaplanmayı arttıran reaktif oksijen türlerinin üretiminin azaltılmasında faydalıdır.

UC San Francisco bilim adamları tarafından yapılan yeni araştırmaya göre, ketojenik diyet  beyindeki iltihabı azaltarak işe yarayabilir. Ancak keto diyetinde sağlıksız paketlenmiş hazır gıdalar, salam, sosis, sucuk ve yüksek omega-6 yağları tüketirsek – iltihap belirteçlerini veya iltihap belirtilerini artırabilir.

Aralıklı Oruç iltihabı Azaltabilir mi?

Cell dergisinde yayınlanan bir çalışmada, oruç tutmanın iltihabı azalttığını ve bağışıklık sisteminin “akut enfeksiyonlara tepkisini etkilemeden” yani onarımı azaltmadan kronik iltihaplı hastalıkları iyileştirdiğini buldu. (kaynak)

Aynı şekilde, aralıklı oruç tutmanın, diyabet, multipl skleroz ve inflamatuar bağırsak sendromu gibi çeşitli hastalıklara yol açabilen bir durum olan iltihabı azalttığı sonucuna varmıştır. Aratıştırmada, aralıklı oruç tutmanında kanda bulunan “monositler” olarak adlandırılan iltihaplanmaya neden olan hücrelerdeki azalmadan kaynaklandı.

Bir araştırmada, 24 saatten fazla oruç tutmanın hücrelerdeki oksidatif stresi azaltarak iltihabı azaltabileceği sonucuna varmıştır. Fakat bu oruç türü ileri seviyedir ve yeni başlayanlara kesinlikle önerilmez. Aynı şekilde 2014 yılında yapılan bir araştırma, hem aralıklı oruç hem de alternatif gün orucunun, insülin direncini azaltmada etkili olduğunu ve böylece şeker hastalığı riskini önlemede yardımcı olduğu görüldü. (kaynak)

İlginizi Çekebilir:  Kırmızı Işık Tedavisi Nasıl Çalışır?

Aralıklı oruç tutmaya başlmadan önce bilmeniz gereken bir takım faktörler vardır.

İlginizi çekebilir: Aralıklı Oruç Tutarken Bu Hataları Yapmayın

Peki Ya Kahve? Kahve Enfeksiyon Yaratır mı?

Kahve çoğu insanda enfeksiyonla savaşmada yardımcı olabilir. Kahve, hastalıklarla savaşan antioksidanlar açısından zengin bir kaynaktı. Kahvenin antioksidan aktivitesi, içerdiği klorojenik, ferulik, kafeik ve n-kumarik asitlerle ilgilidir

Bununla birlikte, bazı insanlar kahve tüketiminden sonra artan kaygı, kalp çarpıntısı, uykusuzluk gibi semptomlar yaşayabilir. Bu sizin için geçerliyse, kafeinsiz organik kahvelerden tüketebilirsiniz. Kafeinsiz kahvelerde belirli oranlarda polifenoller korunmuştur.

Antrenman Yapmak: Anti-inflamatuar Miyokinleri Teşvik Ediyor

Sitokin, inflamasyonun anahtar modülatörleri olan proteinlerler için kullanılan bir terimdir. Sitokinler, bağışıklık hücrelerini uyarmak ve harekete geçirmekiçin istilacı patojenlere yanıt olarak üretilir.

Bunların çoğu, kanser dahil çeşitli hastalık durumlarında yer alan tümör nekroz faktör alfa (TNF-alfa) ve interlökin-1 ailesi (IL-1) gibi inflamatuar sitokinlerdir. Ayrıca, kaslarda üretilen ve miyokinler (kasların Latince kökü olan myo) olarak bilinen sitokinlerin anti-inflamatuar etkileri vardır.

Bununla da kalmaz, miyokinler ayrıca kaslarınızdaki glikoz kullanımını iyileştirerek insülin duyarlılığınızı artırır ve kimyasal haberciler olarak hareket ederek vücut yağı tarafından üretilen inflamatuar sitokinlerin salınımını engellemeye yardımcı olur. Anti-inflamatuar etki için orta derecede direnç antrenmanı mutlaka rutinimize eklemeliyz.

Düzenli aşırya kaçmadan spor yapmanında arasında norepinefrin, serotonin, BDNF, endorfinler ve endokannabinoidlerin düzeylerinde artış ve kortizol, TNF-alfa, IL-1beta, IL-6 ve ACTH düzeylerinde azalma veya azalma yer alır.

İlginizi çekebilir: Kas Kütlesi Nedir? Kas Kütlesi Nasıl Arttırılır?

Meditasyon Yapmak İnflamasyonu Düşürüyor ve Bağırsak Florasına Destekliyor

Meditasyon yapmak DNA’mıza zarar veren ve hastalıklara sebep olan genetik kodları kapatır. Bunun yanında, telomerler gibi uzun ömürden sorumlu genlerin çalışmasını arttır.

  • Meditasyon 1.000’den fazla faydalı geni çalıştırır. Özellikle, diyabet ve Crohn hastalığı gibi otoimmün ve enflamatuar hastalıklarla bağlantılı olan protein kompleksini (NF-kB) azaltır ve böylece anti-aging yani yaşlılık karşıtı faydalarından yararlanırız.
  • Ayrıca, 2017’de yapılan meta analize göre (bir çok araştırmanın birleşimi), Kortizol, C-reaktif protein, kan basıncı, kalp hızı, lipidler ve tümör nekroz faktörü-alfa azaldığı görüldü. (kaynak)
  • Meditasyon kortizol seviyelerini düşürerek uyku kalitesini, inflamasyonu ve hücreleri korumada etkilidir bu durum probiyotik bakterileri ve beyindeki nörotransmitter olumlu seviyelerini etkiler.

Farkındalık meditasyonu, vücudun stresle başa çıkmasına yardımcı olarak ve kronik inflamasyonu düzenleyerek probiyotikleri olumlu etkiler ve bağırsak bariyeri destekler.

Hangi Vitaminler Enflamasyona iyi gelir?

C vitamini, A ve D vitamini gibi, bağışıklık ve iltihaplanmada büyük rol oynayan önemli vitaminler enfeksiyonun azaltılmasında fayda sağlar. Bu vitaminler aynı zamanda güçlü bir antioksidandır, bu nedenle hücrelerinize oksidatif hasara neden olan serbest radikalleri yok ederek ederek iltihabı azaltabilir.

Hangi yiyeceklerin İnflamatuar olduğunu nasıl bilebilirim?

Bu aslında oldukça karmaşık bir problemdir, ama basitleştirebiliriz. Hazır, paketlenmiş ve işlenmiş gıdalar büyük oranda inflamatuar etkiler yaratır. Yüksek şekerli beslenme, katkı maddeleri ve yüksek oranda omega-6 yağı aynı zamanda inflamatuardır. Ayrıca, gluten, leptin, ve casein gibi besin öğeleride bazı insanlarda inflamatuar etkiler yaratabilir.

Bunun dışında yapılabilecek şeyler:

  • Günlük rutine 30 dakikalık orta dereceli egzersizi dahil etmek.
  • Uyku kalitesini arttırmak
  • Aralıklı oruca gibi diyet stratejileri doktor kontrol yapmak
  • Wim hof Metodu veya Meditasyon gibi stres azaltacan veya strese adaptasyonu arttıran yöntemleri uygulak

İnflamasyonu azaltılmasında ve kontrolünde önemlidir. Wim Hof’un nefes alma tekniklerinin epinefrin seviyelerini arttırdığı ve anti-inflamatuar etki sağladığı gösterilmiştir 

İlginizi çekebilir: Wim Hof Nefes Metodu Nedir?

Anti-inflamatuar Diyet Yeni Trend mi?

Anti-inflamatuar Diyet Planı nispeten yenidir, ancak bu bir akım değidirl, bilimsel beslenme araştırmalarına dayanmaktadır. 
Bir çok sağlık sorunun İnflamasyon sebebiyle olduğu keşfedildeğnde bu diyet beslenme daha popüler hale geldi. İnflamasyon aynı zamanda mitokondria probleminden depresyona kadar bir çok problem yaratıp hücresel yaşlanmayı hızlandırdığı görüldü. Günümüze kadar Bilim, bugün gördüğümüz en yaygın sağlık sorunlarının hepsinin kökeninde yer alan iltihaplanma konusuna değinmedi. 

Anti-inflamatuar diyet, artrit veya eklem ilgili diğer ağrıları olan kişilere yardımcı olabilir mi?

Evet. Anti-inflamatuar diyet, vücutta üretilen iltihap kimyasallarından olan CRP miktarını azaltarak inflamasyonu doğal olarak azaltabilir. 
Bu durumda Krill yağı, Zerdeçal ve zencefil gibi baharatların alımını da artırabilirsiniz. Bunlar aslında doğal COX-2 inhibitörleridir.

Sonuç

Vücuttaki iltihabı, yani enfeksiyonu azaltmak kanser dahil olmak üzere bir çok hastalıktan bizi korur. Bu konuda yapabileceğimiz bir çok starteji olmakal birlikte, uzun ve kısa vadede beslenmeyi değiştirmek, uyku kalitesini arttırmak ve stres yönetemi en önemlisidir.

Tek bir anti-inflamatuar diyet yoktur, ancak bol miktarda taze meyve ve sebze, sağlıklı yağlarla beslenmek gibi yöntemler de kullanılabilir.

Bunun dışında herhangi bir diyet programına agresif olarak başlamadan önce mutlata doktorunuza danışmanız gerekmektedir.